1321 numaralı odanın anahtarını teslim aldığında yüzüne tatlı bir tebessüm geldi. Bu odada kalmak için ısrar etmiş, odanın müsait olması için tam on gün beklemişti. Resepsiyon görevlisine teşekkür edip arkasına döndü. Uzun uzun salona baktı. Nefes alıp verişi sıklaştı. Heyecanını gizleyemedi, elleri ayakları çoktan titremeye başlamıştı bile. 

Çevresine göstermelik birkaç taş plağın iliştirildiği, akşam yemeklerine tat veren gramofonun bir hayli eskimiş olmasına şaşırmadı. Yemek salonunun girişine bakan sağ ve sol duvarlarda; geçen yılların derin izler bıraktığı çerçeveleri ile Fransız ressam Claude Monet'in kopya tabloları, genişçe salonu çepeçevre saran İran halısı dün gibi müşterilerini selamlıyordu. 

Bir parça tozun ışık oyunlarına mani olduğu, eski halinden eser kalmamış kristal tavan avizeleri, Venedikli mobilya ustalarının elinde can bulmuş, tarihi yarımadanın manzarasında kahvelerin yudumlandığı canım berjer takımı salona hüzün ve romantizm katmaya devam ediyordu. Soğuktan üşümüş ellerini birbirine sürterken "Her şey dün gibi" dedi. Dünü bugünden ayıran farkın su gibi akıp giden otuz küsur sene olmasına kederlendi.

Valizine uzanan görevliyi "ben hallederim" diyerek nazikçe geri çevirdi. Adı gibi iyi bilirdi; dört katlı, Cihangir'in muhteşem boğaz manzarası ile gençlik yıllarına demir atan hikayelerinin, şiirlerinin ve en çok da Keriman'ı tanımasına vesile olmuş yetmiş küsur yıllık tarihi Vera Oteli'ni.


kısa hikayeler, uzun hikayeler
Herşey Dün gibi


Merdivenleri tırmanırken otuzlu yaşlardaki enerjisini özlemle andı. Yağmurlu bir sonbahar akşamında Balıkçı Ahmet'te zil zurna sarhoş olan Keriman'ı kucağında üçüncü kata çıkarmış Bedri Sami'nin küçük bir valiz ile daha ilk katta nefes nefese kalmasına hayıflandı. "Bugün altmış iki yaşına demir attığım şu halim ile Keriman'ı kucağımda üçüncü kata çıkaracağıma bahse girerim" derken gülümsedi. Soluklanmak için oturduğu merdiven basamağında duvarda çerçevelenmiş bir kağıt parçasında yazanlar dikkatini çekti. Gözlüklerin takıp kağıtta yazan dörtlüğü okudu.

GalataKulesi'ni kıskandım dün gece,

Yavuklusu Kız Kulesi'ne gülücükler gönderiyor,

Her dakikası seni görmeye can attığım bu kadim şehirde,

Nazire yapıyor içimdeki yangını bile bile.


Bedri Sami Yıldırım - 1977


Gözleri doldu. Yıllar öncesi yazdığı bu dörtlüğün duvarda çerçevelenmiş olması gururunu okşamış, yüreğinin derinliklerinde canlanan Keriman'a ait hatıraların derin sızısı içini acıtmıştı. Hastalığının son günlerinde yazdığını anımsadı. Doktorların ziyaretçi kabul etmediği, mecburen otele dönmek zorunda kalıp, dondurucu soğuğa mahkum, kuru ayazın pencerelere işkence ettiği zifiri ve karanlık bir gece yemek salonunda yazmıştı bu dörtlüğü. Ayakta durabilmek, kuvvet bulmak için yemeye gayret ettiği, yediklerinin burnundan geldiği, yorgunluğun uykuya mağlup olduğu sabahın üçünde..

Acı dolu hatıralarından sıyrılıp bir gayret 1321 numaralı odanın önüne kendini atmayı başarmıştı. Anahtarı çevirdi. Ahşap kapı içeriye doğru açıldı. Vücuda zerk edilen antibiyotik ile savaşmaya hazır virüslerin saldırmasına benzeyen bir titreme hissetti bedeninde. "Yıllar akıp gitse de anılar eskimiyor" dedi sinsice..

Tarihi yarımadaya bakan odanın penceresini araladı. Bıçak kadar keskin gecenin ayazı odayı kaplayıverdi. Valizinden çıkardığı Chopin'in 1 numaralı Piyano Konçertosu'nu büyük bir keyifle Grundig marka pikapın iğnesine teslim etti. Karanlık odanın sonsuz özgürlüğüne kendini bırakıp, mazinin acılarla dolu sayfalarını gözlerinin önünden film şeridi gibi akmasına izin verdi. Keriman'ın acı dolu haykırışları kulaklarında çınlamasının sona erdiği dakikalarda, onun için yazdığı şiirleri ve hikayelerini özenle odanın her bir köşesine yerleştirdi. Büyük harflerle "KEMAL" yazılı kağıdı komedinin üzerindeki aynaya yapıştırıp yatağa uzandı. "Galiba yeniden başlıyoruz Bedri Sami" dedi. Derin ve huzurlu bir uykuya dalıverdi.

Sabah kahvaltısı için salona girerken etrafı süzdü. Köşebaşında oturan 35 yaşlarındaki esmer, kömür karası saçları, kıvrımlı hatlarıyla göz kamaştıran kadını gördü. "Her zaman olduğu gibi dakiksin Keriman'ım dedi. 

Elindeki kahvaltı tabağı ile kadının karşısına dikilen Bedri Sami tüm kibarlığını kullanarak masaya misafir olmak için izin istedi. Karşısında dikilmiş tonton amcayı gören kadın gülümseyerek masaya buyur etti. Kahkahalar ve büyük bir keyifle devam eden yarım saatlik sohbet üzerine kadın, yetişmesi gereken bir toplantı olduğunu hatırlayıp izin istedi. Yüzü düşen Bedri Sami'nin benzi soldu. Terlediğini, ellerinin titrediğini, kaşlarının çatıldığını, girdiği öfke nöbetinden dolayı dümdüz olan alın çizgilerini belli etmemek için kafasını öne eğdi. Ayağa kalkıp misafirini uğurladı. 

Korkunç hırs ve öfke ile kalkıp kadını takip etti. Asansörü kullanmadığını fark edip merdivenlere yöneldi. Birinci katta sağa dönen hole girdiğini, yangın merdiveninin dibindeki odanın açıldığını gördü. İçeri giren kadından sonra, damarlarını patlatırcasına coşan kan akışının kalbini yerinden çıkaracak gibi baskı yaptığını hissetti. Odanın önüne geldi. "Seni çok özledim Keriman" diyerek kapıyı tıklattı. Bedri Sami'yi karşısında gören kadın şaşırmış, "nasıl yardımcı olabilirim amca" deyivermişti. "Senin için yazdığım son şiiri görmek ister misin" dedi. Kadın duraksadı, "şimdi yeri ve zamanı değil diyerek" gülümserken adamın ellerindeki ameliyat eldivenlerini fark etti...

Tek yıldız amir Semih Karagülle raporunu bitirmek üzereydi. Son cümlesini tamamladığında "psikopat bunak" sözleri çıkmıştı ağzından.

TUTANAK
Sıraselviler Polis Karakolu 
12.12.2009
Olay Mahalli : Vera Oteli - Cihangir

11.12.2009 Salı gecesi, Vera Oteli gece sorumlusu Cumhur Sadık'ın saat 22:10'da karakolumuzu arayarak  şüpheli bir şahsın, otelin 1321 numaralı odasında konaklamak üzere otele giriş yaptığını, valizini vermek istemeyen şahsın odasına çıkmak için merdivenleri kullandığını, yaşının epey ilerlemiş olmasından mütevellit kat görevlisi Ali Gür'ün yardımı olur düşüncesiyle şahsı takip ettiğini, şahsın birinci katta bulunan duvardaki tablolardan birine "katil döndü" yazdığını, kat görevlisinin durumu gece sorumlusu Cumhur Sadık'a bildirdiğini, ihbarın karakolumuza ulaşmasını müteakip iki personelin sanığı izlemek üzere otele intikal ettiğini, gece boyu odayı izleyen personelin sabah kahvaltısında sanığı yakın göz takibine aldığını, sanığın, Elif Demirtaş isimli kadın ile birlikte kahvaltı yaptıklarını, kadının 30 dakika sonra masadan kalktığını, sanığın, kadını izleyerek odasına girdiğini, kadını boğmak suretiyle darp ettiği anda görevli personel tarafından derdest edildiğini, tutuklanarak Karakolumuza teslim edilen sanık Bedri Sami Yıldırım'ın, Keriman Çiçek'i öldürmekten 30 yıl ağır hapis yattığını, geçtiğimiz hafta Kartal Cezaevi'nden tahliye edildiğini, sanığın ifadesinde; maktul Keriman Çiçek isimli vatandaş ile evleneceklerini, maktul ile Vera Oteli’nde tanıştığını, maktulün kanser hastası olduğunu, tarifi imkansız bu aşkın hastalığına ilaç olacağını, kendisinin tüm fedakarlıklarına rağmen maktulün kendisini aldattığını, intikam için Keriman Çiçek’i öldürdüğünü, arşivden alınan sanık tutanaklarında maktulün ailesinin ifadesinin de alındığını, maktul Keriman Çiçek'in Kemal Demir ile sözlü olduğunu, sanığın kızlarını rahatsız ettiğini, iş yerine gelerek şiir ve hikayelerin yazıldığı kağıt parçaları ile taciz ettiğini, yine sanığın bugünkü ifadesinde otelde Keriman Çiçek ile buluşacağını belirttiğini, darp ile öldürmeye teşebbüs ettiği Elif Demirtaş'ı büyük aşkı Keriman Çiçek olduğunu, sanığın sürekli ruhsal ve psikolojisi bozuk tavırlar sergilediğini, tutuklanmak suretiyle 2.Ağır Ceza Mahkemesine sevk edildiğini, sanığın üst aramasında bir kağıda yazılmış şiire ( Ek, 1 A ), odasında yapılan aramada ise şiirler ve hikayelerin yazılı olduğu kağıtlar ile birlikte "Kemal" adında yazılı bir kağıt parçası ile kamp bıçağı ve bir adet plak bulunduğunu, yanı sıra gece görevlisi Cumhur Sadık'tan alınan ikinci bir bilgiye göre, sanığın 1977 yılının 20 Mayıs'ında otelde konakladığını ( cinayet tarihinden bir gün önce ) gece yarısına kadar alkol almak suretiyle otelin restoranında kaldığını, sanığın restorandan ayrıldıktan sonra temizlik görevlilerinin şiir yazılı bir kağıt bulduklarını, şiirin misafire teslim edilmeyi unutulduğunu, daha sonra otel yetkilileri tarafından beğenilen şiirin çerçevelenerek otelin birinci katına asıldığını, tespit ve görüşlerimin kalem ve imza altına alındığını saygılarımla arz ederim.

Semih Karagülle
Sıraselviler Karakolu Komiser Amiri
Ek-1A ( Şiir )

Soğuk hücremin ruhsuz demir parmaklıkları,
Bugün beni pür neşe uğurluyorlar,
Adının yazılı mahpus duvarları,
Otuz yıldır her gece adını sayıklıyor,
Dönüyorum çiçeğim,
Ruhum ve bedenim seni arzuluyor.

Bedri Sami Yıldırım - 2009

.........

Psikiyatri uzmanlarının üzerinde dikkatle durdukları bağımlılık türlerinden olan İnsan Bağımlılığı yani Borderline kişiler, şiddetli / denetlenmesi oldukça zor heyecanlar ve başkalarına ya da kendilerine yönelen yoğun, kontrol edilemeyen öfke nöbetleriyle yıpranırlar. Bu öfke çoğu kez yerini, bir boşluk ve sıkıntı hissiyle birlikte depresif bir duyguya bırakır. Yaşanan tüm duygular uçlardadır. Çok iyi-çok kötü arasında yüksek salınımlı fikir kaymaları oluşur ve bu salınımlardan kişi ile beraber ailesi ve tüm sosyal çevresi etkilenir. Sosyal ilişkilerinde sürekliliği başaramazlar oysa en dayanıksız oldukları noktalardan biri ‘terkedilmek’tir. Başkalarını kontrol etme ihtiyacındadırlar böylece kendi yaşamlarını da önceden bilinebilir ve yönetilebilir yapmaya çalışırlar. Yaşadıkları dalgalanmalardan kendileri de yorgundurlar. Borderline kişilik bozukluğu olmak, ömür boyu cehennem gibidir. Hiç de daha hafif degil. Acı, öfke, zihin karışıklığı, kırgınlık, hiç bir zaman bir dakika sonrasında ne hissedeceğini bilememektir.

Prof. Dr. İrem ULUBİL - Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı




Özel Not:
Zor günlerimde, naif ve içten destek mesajlarını eksik etmeyen;
Sevgili Uzmanamatör ' e,
Sevgili Mutlu Eller ' e,
Sevgili Yıldız ' a,
Sevgili Mehtap ' a,
Sevgili Fatoş ' a,
Sevgili Bi Çaylak ' a,
Sevgili Lovehouse ' a,
Kıymetli Ece Abla ' ya,
Sevgili Göçebenin Zihni ' ne,
Sevgili GeCe ' ye,
Sevgili En Nefis Tariflerim ' ine,
Sevgili Handan ' a,
Sevgili Dertanası Gülhan ' a,
Sevgili Gizli Pencere 06 ' ya,
Sevgili Bir Tutam Karınca ' ya,
Sevgili Arsel'in Okyanusu ' na,
Sevgili Derya ' ya,
Sevgili Kelebek Etkisi ' ne,
Sevgili Profesör ' e,
Sevgili İrem Can ' a,
Sevgili Can Uzunyol ' a,

sonsuz teşekkürlerimi borç biliyorum. Hepiniz ayrı ayrı çok kıymetlisiniz.

0 Yorumlar