Ara Güler
Zamandan ve Mekandan Bağımsız Fotoğraf Üstadları
Geçtiğimiz hafta çağımıza, yaşadığımız şehre, memleketimize tanık efsanevi fotoğraf sanatçısı Ara Güler, aramızdan ayrıldı. "Yaşam size verilmiş boş bir karedir. Her karesini mükemmel bir biçimde doldurmaya çalışın" sözleri ile biz fotoğraf tutkunlarına çok anlamlı bir miras bıraktı büyük üstad..
Işığın, rengin ve görsel hafızanın büyük ustası, zamanın tanığı Üstad; "Bu kadar küçük bir şey sanat olmaz. İki adamı yanyana koydum, ben onları çektim biraz da estetik kattım diyelim... Bu sanat olur mu? sanatçı Mozart'dı" sözleri ile sanata ve sanatçıya verdiği kıymeti harbiyesi biz fotoğraf severlerin daimi rehberi olacaktır.
Ara Güler üstadı kaybetmenin derin üzüntüsünü yaşadığım son birkaç gün içinde, bu haftaki yazımda Türkiye' nin değerli fotoğraf sanatçısı Mira Argun' dan bahsetmek istedim. Fotoğrafı salt fotoğraf üretmek için değil; an’ı yaşamak, insana ve hayata dair farkındalığı sürdürmek,sevgi üretmek ve paylaşmak için kullanıyorum" diyen Mira Hoca ile röportaj yapmak için kolları sıvadım. Uzun uğraşlardan sonra hocaya ulaştım ve randevu talep ettim. Hayli yoğun olmasına rağmen naif ve sevecen yüreği beni kırmadı, eksik olmasın bana genişçe bir kaç saat zaman ayırma nezaketi gösterdi.
Olur da fotoğraf sanatının inceliklerinde derya bilgi birikimine sahip Mira Hoca ile yaptığımız kıymetli söyleşiden öne çıkan satır başlarını merak eden okurlarım, buyursunlar efenim...
Öncelikle bize kendinizden biraz bahseder misiniz? Mira Argun kimdir?
Tematik projeleriniz olduğunu biliyoruz. Aynı zamanda Fotoğrafçılık üzerine eğitmenlik de yapıyorsunuz. Bize bunlardan bahseder misiniz?
Işığın, rengin ve görsel hafızanın büyük ustası, zamanın tanığı Üstad; "Bu kadar küçük bir şey sanat olmaz. İki adamı yanyana koydum, ben onları çektim biraz da estetik kattım diyelim... Bu sanat olur mu? sanatçı Mozart'dı" sözleri ile sanata ve sanatçıya verdiği kıymeti harbiyesi biz fotoğraf severlerin daimi rehberi olacaktır.
Ara Güler üstadı kaybetmenin derin üzüntüsünü yaşadığım son birkaç gün içinde, bu haftaki yazımda Türkiye' nin değerli fotoğraf sanatçısı Mira Argun' dan bahsetmek istedim. Fotoğrafı salt fotoğraf üretmek için değil; an’ı yaşamak, insana ve hayata dair farkındalığı sürdürmek,sevgi üretmek ve paylaşmak için kullanıyorum" diyen Mira Hoca ile röportaj yapmak için kolları sıvadım. Uzun uğraşlardan sonra hocaya ulaştım ve randevu talep ettim. Hayli yoğun olmasına rağmen naif ve sevecen yüreği beni kırmadı, eksik olmasın bana genişçe bir kaç saat zaman ayırma nezaketi gösterdi.
Olur da fotoğraf sanatının inceliklerinde derya bilgi birikimine sahip Mira Hoca ile yaptığımız kıymetli söyleşiden öne çıkan satır başlarını merak eden okurlarım, buyursunlar efenim...
Öncelikle bize kendinizden biraz bahseder misiniz? Mira Argun kimdir?
Profesyonel Fotoğrafçı ve Eğitmenim. Ekonomi eğitimine ve uluslararası ticaret kariyerine ek olarak, 1999 yılından bu yana fotoğrafla ilgileniyorum. Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinden değerli Mustafa Bilge Satkın hocamızdan eğitim alarak başladım. Daha sonra Harvard Dijital Fotoğrafçılık Programını tamamladım. Sanatsal fotoğraflarım yurtiçi ve yurtdışında birçok özel ve kurumsal sanat koleksiyonunda yer alıyor. Son yıllarda, tüm zamanımı iddialı ticari projelerin fotoğraf çekimlerine ve çok çeşitli fotoğraf eğitim programlarına ayırıyorum. Şimdilerde, farklı branşlardan tanınmış profesyoneller ile işbirliği yaparak, fotoğraftaki uzmanlığımı insan kaynakları ve kişisel gelişim sektörüne taşımak üzere yoğun çalışmalar içerisindeyim.
Kişisel olarak sanatın her dalına meraklıyım; özgün, marjinal sanatçıları ve işlerini takip etmeyi seviyorum. Bu yaklaşımım muhtemelen kendi fotoğraf tarzıma da yansıyor. Fotoğrafı salt fotoğraf üretmek için değil; an’ı yaşamak, insana ve hayata dair farkındalığı sürdürmek ve sevgi üretmek ve paylaşmak için kullanıyorum. Fotoğraf bana ve yakın çevremdeki herkese de iyi geliyor.
Profesyonel Fotoğrafçı olarak, aralarında uluslararası ödül kazananlar da olmak üzere; Mimari'den Ürün'e; Lifestyle'dan Sosyal Etkinlik fotoğrafçılığına kadar birçok farklı ticari branştan projeler gerçekleştirdim.
Fotoğraf Eğitmeni olarak, İstanbul’da kişiye özel ve her yaş ve bilgi düzeyinden gruplara fotoğraf ve photoshop dersleri vermekteyim.
Fotoğraf çekmeye nasıl başladınız? İlk fotoğraf makineniz hangisiydi?
Çocukluğumdan beri resim yapmayı severim. 15 yaşlarımda Hürriyet Gazetesi’nin düzenlediği bir karikatür yarışmasında ikincilik almıştım. Fotoğraf malum, eski yunanca ışıkla yazmak demektir. Çizmeyi, resim yapmayı çok seven biri olarak ışıkla yazmak bana çok cazip geldi. Babamın Kodak Instamatic bir fotoğraf makinesi vardı. Ortaokulda kendi harçlıklarımla Hanimex Tele 110 marka analog bir makine aldım.Şimdi e-bay’de nostaljik ürün diye satılıyor bunlar. Flaşının üzerinde olması ve bir dokunuşta teleye geçmesi çok hoşuma gitmişti. Arkadaşlarımın fotoğraflarını çekip tab ettirdikten sonra kendilerine satardım. Askerliğimde bile, en zor şartlarda aynı işi farklı makinelerle sürdürdüm.
Sizi fotoğraf sanatında ilerlemeye yönelten etkenler nelerdi?
Benim en büyük motivasyonum, belli bir fotoğraf eğitimi aldıktan hemen sonra ürettiğim fotoğrafların sanatseverlerin ilgisini çekmesi oldu. Sanat fotoğraflarım koleksiyonlara kabul edildikçe hevesim, eğitime ayırdığım zaman ve bütçe ve dolayısı ile üretimim arttı. İşim gereği yurtiçi ve yurtdışı çok fazla seyahat ediyordum. Yeni ortamlar, yeni insanlar, farklı sanat tarzları…bunlar sanatçı tarafımı besledi. Sosyal medyanın da yükselişe geçmesi ile birlikte yurtiçinde ve yurtdışında tanınırlığımız arttı ve etkileşimde olduğumuz çevre genişledi.
Analog ve digital dönemleri yaşadınız, iki dönemin size katkıları nelerdir?
Çok güzel soru.. Her iki dönemi de tecrübe etmiş biri olarak şunu söylemem mümkün. Dijitale geçerek, amatör analog çekimin doğal zorluklarından kurtulduk belki…Örneğin; çok sayıda film tüketmenin zaman ve para maliyeti, tab etmek veya tab ettirmek, nasıl tab edileceğinden emin olamamak, ebat seçmek, kağıt seçmek, her ortama uygun ASA film taşımak, gidip bırakması, alması, gerektiğinde basılmış fotoğrafları masaüstüne aktarmak için taratmak vs. Bu zorlukları bilmek fotoğrafçıyı çekim yaparken dikkatli, titiz olamaya, planlı olmaya zorluyordu. Dijital çağ ile birlikte bir acelecilik, plansızlık hakim oldu. Beğenmediği çekimi hemen telafi edilebileceğini bilmek amatör arkadaşlarımızı planlı çekim yapmaktan uzak tutuyor. Bazen vizöre dahi bakmadan, poz değerlerini yeterince kontrol etmeden, kadrajı nasıl olsa ayarlarım, sonradan renklerle oynarım, hataları photoshoplarım diye düşündüklerini biliyorum. Oysaki biz bakmayı değil, görmeyi öğretiyoruz. Öğrencilerime diyorum ki -Görmek için bilinç lazım. Bilinç biraz düşünmeyi gerektiriyor.- Mamafi, her zaman olumlu düşünen biriyim…Bunlar çağın gereği durumlar… Ancak amatör düzeyde fotoğraf çeken dostlar önce doğrusunu bilip, zoru deneyimledikten sonra bazı kolaylıklara başvururlarsa daha sağlam adımlarla yürürler diye düşünmekteyim. Dijitalin profesyonel fotoğrafa katkısına gelince, tabii ki harika bir dönemdeyiz. Teknikler, ekipmanlar gittikçe gelişiyor ve pazar ihtiyaçları çerçevesinde dijital imkanları sonuna kadar kullanıyorum. Ama belirttiğim üzere analog disiplinimi asla bozmadım. Dijital çalışıyorum; ama makaramda tek bir kare film kalmış, asla telafisi yokmuş gibi titizlikle, sabırla, planlı çekim yapıyorum.
Herkesin hayatında ilham aldığı bir şey veya kişi vardır. Siz neyden veya kişiden ilham aldınız?
Dedem Mehmet Ali Kuli, tarihi Hicaz demiryollarında mühendismiş.. Amatör olarak fotoğraf çeker, karanlık odada filmlerini banyo edermiş. 1920’lerden 1930’lardan bahsediyorum. Tanışamadık ama çektiği belgesel niteliğindeki fotoğrafları gördüm; hikayelerini aile büyüklerinden dinledim. Sorunuzda söz konusu olan fotoğraf ise, dedem en büyük ilham kaynağım. Sonra tabii birçok usta ile tanıştık, tanışamadıklarımızın çalışmalarını takip ettik, ediyoruz. Bilhassa bugün aramızda olmayan birçok fotoğraf sanatçısından çok etkileniyorum. Ustaların fotoğraflarının –mekandan ve zamandan bağımsız olarak- her zaman herkese bir şeyler anlatabiliyor olması beni çok etkiliyor.
Tematik projeleriniz olduğunu biliyoruz. Aynı zamanda Fotoğrafçılık üzerine eğitmenlik de yapıyorsunuz. Bize bunlardan bahseder misiniz?
Bahsettiğim gibi bireysel sanat çalışmalarım yanında bireysel ve grup fotoğraf ve photoshop dersleri veriyorum. Uzun zamandır grup çalışmalarını taçlandıracak bir arayış içerisindeydim. Çok bildik , klasik temalardan farklı, sıradışı ne yapabilirim diye düşünürken kıymetli bir dostumun da önerisi ile birkaç yıldır ajandamda demlenmeye bıraktığım “Bizim Balıkçı Sait” Tematik Fotoğraf Projesini hayata geçirdik. Kadıköy Belediyesi’nin desteği ile Kozyatağı Kültür Merkezi’nde gerçekleşen bir sergi ile neticelenen ve medyada epey ses getiren 6 aylık bir proje ile başlamak yeni projeler için sağlam temel oldu bana. Bugünlerde “Artalan İstanbul” projemiz devam ediyor; yenileri üzerinde de çalışmalarımı sürdürüyorum.
Sosyal medya duyurularımıza olumlu dönüş yapan, ciddi, istekli, amacı yalnızca fotoğraf üretmek olan 8-10 kişilik gruplar kurarak işe başlıyoruz. Projeler sosyal medya üzerinden yönetiliyor. Proje başladıktan sonra çalışmalarımızı grup dışına kapalı olarak sürdürüyoruz. Bir nevi aile oluyoruz. Son derece sağlam dostluklarımız oluyor zamanla. Birbirimize ayna oluyoruz. Fotoğraf dışında, sanatın her dalında, felsefe gibi konularda paylaşımlarımız oluyor. Mesleki ipuçları da, tabiri caiz ise ödev de veriyorum. Açık havada ve derslikte bir araya gelmediğimiz günlerde grup üyelerimiz, ana temaya ve her ay değişen alt temalara ilişkin fotoğraf çekmekte serbestler. Bu fotoğraflar daha sonra tarafımdan değerlendirmeye alınıyor ve yorumlarım eğitim çalışmasının bir parçası olarak tüm katılımcılar ile paylaşılıyor. Her projenin belli bir zorluk derecesi var. İleri Seviye, ileri Seviyeye Hazırlık, Bütünleyici gibi bize özel derecelerimiz mevcut. İstanbul merkez olmak üzere günübirlik seyahatler de yapıyoruz. Biliyorsunuz bizim işlerde telif hakkı güncel bir sorun. Bu nedenle yeri gelmişken belirtmekte fayda var. Temalar, eğitim içerikleri, ve tanımlar adıma uluslararası tescillidir.
Sosyal medyayı aktif kullanıyor musunuz? İnsanların sizi takip edebileceği sosyal medya platformu var mı?
Bahsettiğim işlerden arda kalan zamanda bilhassa instagram üzerinden sanatsal paylaşımlar yapıyorum. Fotoğrafa gönül verenler instagram/miraargun hesabım üzerinden beni takip edebilirler. Elden geldiğince fotoğrafla ilgili sorularını cevaplamaya çalışıyorum. Web sayfam miraargun.com daha çok ticari işlerimi paylaşmak üzere kullanıyorum. Facebook heasabım yine kendi adımla ve aktif.
Son olarak fotoğrafı hobi yada meslek olarak seçecek insanlara tavsiyeleriniz nelerdir?
Herşeyde olduğu gibi sevmeden fotoğrafa devam etmek mümkün değil. Kaliteli üretim, emek, sabır ve eğitim gerektiriyor. Fotoğraf birçok temel bilimi içinde barındırdığı için pratik yanında teorik eğitim de çok önemlidir. Fotoğrafı meslek haline getirecek yada hobisinden gerçek tatmin almak isteyen dostlarımız için eğitim, eğitim, eğitim diyorum. Fotoğrafa basit bir makine ve en azından temel seviyede eğitim alarak başlayabilirler. Sonrası, bitmek bilmeyen bir heves ve araştırma arzusu ile dolu olmalı. Farklı fotoğrafçıların farklı stillerini, konu seçimlerini fotoğraf konulu kitaplardan, dergilerden, özellikle internetten düzenli olarak incelemek, buna her gün zaman ayırmak, beğendiğiniz fotoğraflardan bir arşiv yapmak zamanla kendi stilinizi oluşturmak adına faydalıdır. Günümüzde bilgiye ulaşmak çok kolay. Ancak yalan yanlış, eksik, yetersiz bilgiler ile karşılaşmak riski de beraberinde geliyor. Tavsiyem, bir okuldan derece ile mezun olsanız bile, merak ettiğiniz konularda her fırsatta olabildiğince farklı kaynaklardan okumak; fotoğrafta kendini ispat etmiş kişilerle fikir alışverişi yapmak. Her usta fotoğrafçının ruhunda amatörlük vardır. Bu kişilerle temas kurarak, bilgilerinden istifade edebileceğinize inanıyorum. Lisan engeli olmadığı taktirde, dünyanın farklı ülkelerinden amatör ve profesyonel fotoğrafçılarla temasta olmak birçok yarar sağlayacaktır. Bu vesile ile bir konuya daha değinmek isterim… Amatörlerin ekipmandan şikayet ettiklerini çok görüyoruz. İyi ekipmana sahip olmak avantajdır, ancak her zaman iyi fotoğraf üretebileceğiniz anlamına gelmez. Satınalma yaparken, kendinizi geliştirme yolunda kısa vadede beklentinizin altında kalmayacak ancak hiçbir zaman kullanmayacağınız kadar gelişmiş özellikleri de olmayan ekipmanları değerlendirmek doğrudur. Satınalma tercihleri konusunda işinin ehli, dürüst satıcılar ve profesyonellere danışmalarını tavsiye ederim. İkinci elde uygun fiyatlı ve garanti belgeli satış yapan firmalar olduğunu, hobi amaçlı ve az bütçe ile mesleğe başlayanlara hatırlatmakta fayda görüyorum.
( Mira ARGUN / Fotoğraf Sanatçısı / 21 Ekim 2018 )
0 Yorumlar