Meteliğe kurşun attılar,
Karın tokluğuna kalem salladılar,
İstanbul'un edebiyatına gönül veren,
Şairler,
Yazarlar,
O'nu dünyanın en unutulmaz şehirlerinden biri yaptılar..


galata kulesi Taner KOÇ 2
Galata Kulesi


Kadim bir medeniyetin mirası İstanbul. Dünyanın kıdemli başkenti. Koca bir ülkenin iftiharı, ağırlık merkezi. Tüm vücuda kan pompalayan kalp o sanki. Mazallah, bir teklese memleket ikiye ayrılacak gibi. 


Sanatın ve sanatçının göz bebeği. Evin şımarık küçük kızı. Gelinlerin en güzeli. Henüz türüne rast gelinmemiş rengarenk kır çiçeği. Boğazı, Hazerfen Ahmet Çelebi'nin kellesine sebep Galata Kulesi ve biricik aşığı Kız Kulesi, sarayları, tarihi yarım adası, hangi düğününde takıldığı henüz bilinmeyen göz kamaştıran gerdanlığı ile Boğaziçi Köprüsü, yüzlerce yıllık tarihiyle komşularını kıskançlıktan çatlatan camileri, kiliseleri ve sinagogları, turisti, tecavüzcüsü, gaspçısı, al birini vur berikine Suriyelisi ile on altı milyon insanın yuvası yorgun İstanbul.. 

Kıtaları ve medeniyetleri birbirine bağlayan Yedi Tepeleri ile canım romantik şehir. Yalnızca bir şehir değil, bilakis şiir. Kimisine göre sihir. Yetmiş millet insanı besleyen mahir. Çalışan tayfaya ağır sinir. Trafiği, keşmekeşi zehir. Bırakıp gideceğim ulan sözleri ile alevlenip, üç gün sonra soluğu meyhanede alınca, ah İstanbul şarkısını söyleten muhteşem şehir...


Eminönü'ndeki Kadıköy iskelesi civarında epey bir dolaştı. İçinden yaptığı birkaç deneme konuşmasından sonra hazır olduğuna inandı. Nefesini topladı. Bir hamle ile orta yaşlarda iyi giyimli bir adamın önüne atladı.

-Afedersin oğlum.
-Buyrun.

Vazgeçti, emekli muallim İsmet Kalender'e yakıştıramadı. Çok utandı. Çabucak toparlanıp bir adım geri attı.

-Tamam oğlum bir adres soracaktım hatırladım, kusura bakma rahatsız ettim seni.

Vaktin ilerlediğini saatine bakınca anladı. Epey telaşlandı. “Şimdi Zeynep arayacak. Hay Allah, nasıl derim, ne derim ben şimdi kıza”

Galata Kulesini tam karşıdan gören bankın köşesine kıvrıldı. Bütün gece sabaha kadar mecburen üzerinde uyumak zorunda kaldığı banktı bu. Uyuşmuş eklemlerini ovuştururken sol tarafında başlayıp sırtına vuran ağrı canını sıktı. Düşünmemeye gayret etti. Derin derin nefes aldı. Kafasını dağıtıp, sol tarafından gelen ağrıyı unutmak için köprü üzerinde telaşla bir yerlere varmaya çalışan insan topluluğuna dikkatini verdi.

Çocukluğu geldi aklına. “Tarlaları zararlı otlardan korumazsan hasattan hayır bekleme” diyen dedesi; “zararlı otları nasıl bileceğim dede” sorusuna, “öyle kolayına çekince gelmezler. Gavur gibi sağlam kökleri vardır. Renkleri de vasat yeşil olur. Bir boka yaramaz dürzüler” cevabına hatırlayınca gülümsedi. Dün öğlen vakti yaşadığı kepazelik aklına geldikçe dedesinin dediği gibi, şu canım memleket kötü insanlarından nasıl temizlenir sorusuna cevap bulamadı. Dürzüler öyle söküp atılacak türden değildi. 

Giresun'da, Amasya'da, Erzurum'da binlerce öğrenciye öğretmenlik yapmış İsmet Kalender'in çaresizlik içinde kıvranması çok ağrına gitti. Yıllar önce "İyi bir talebe olabilirsiniz, ve hatta üniversitelerin iftihar kürsülerinde konuşma dahi yapabilirsiniz. Lakin insan olamadıktan sonra bu başarının hazzına varamazsınız" felsefesini talebelerine aşılayan idealist İsmet hocanın ta kendisiydi. "Gayesiz insan; rüzgarda savrulan kağıt parçası, alevde kavrulan bir odun, topraktan çıkan zararlı ot" derdi. "Ne olursa olsun bir amacınız olsun. Sokakları süpüren bir temizlikçinin dahi bir amacı vardır. Evine üç beş kuruş götürüp ailesini sevindirir bu adam. Unutmayınız ki bir ideali ile dünyayı kurtarmaya hedefleyenler, belki bir dünyayı kurtaramamış ama hiç değilse kendi dünyalarını kurtarmışlardır" sözünü çok severdi. "İyi bir insan olmayı hedefleyin, gerisini koyverin. İyi bir insan olmakla yolun büyük bir kısmını tamamlamış olacaksınız" derdi. Anadolu'nun yetiştirdiği saf ve dürüst kimliği ile insanlığa hizmet için var edilmiş yegane aydınıydı İsmet Kalender..

Oturduğu banktan doğrulup bir kadının önüne çıkıverdi.

-Kızım, özür dilerim. Çok mağdur durumdayım. Az sonra Üniversiteden mezun olac...
-Ne diyorsun be amca. Elin ayağın tutuyor. Dileneceğine git çalışsana !!
-Hayır kızım sen beni yanlış anladın dilenmiyorum. Sadece çok müşkül durumdayım. Keşke dinlesen beni.
- Git derdini başkasına anlat.
diyen kadın hızlıca uzaklaştı İsmet hocanın yanından. 

60 yıllık ömrü hayatında hiç bu kadar aşağılanmamıştı. Yıkılmıştı. Eşi, kızları, öğrencileri ve hatta memleketi için gecesini gündüze katmaktan asla vazgeçmeyen İsmet hoca, duyduğu "dilenci" sözleri canını çok acıtmıştı. Kırk yıllık meslek hayatında asla "alan" olmadı. Hep verdi İsmet hoca. Bıkmadan usanmadan.. Tek derdi Zeynep'ine ulaşmaktı. Söz vermişti. Felçli annesi gelememiş, baba olarak elbette kızının mutlu gününde yanında olacaktı. Gurur abidesi kızı Zeynep mühendis olacaktı. Mezun oluyordu. Sol yanı sıkıştı, gözleri karardı. Yere yuvarlandı. 

Akşam saati tezgahlarını toparlamakta olan Beyoğlu esnaflarından biri elinde çay akşam haberlerine kulak vermişti.

"Sayın seyirciler, bugün Eminönü Kadıköy iskelesi önünde tam bir insanlık dramı yaşandı. 60 yaşında adının İsmet Kalender olduğu öğrenilen bir vatandaş fenalaşarak yaşamını yitirdi. Boğaziçi Üniversitesinde bölüm birincisi olan kızının mezuniyeti için İstanbul'a gelen yaşlı adamın bir gün önce namaz kılmak için girdiği camide, abdest alırken cüzdanı ve telefonunun çalındığı bilgisine ulaşıldı. Emekli öğretmen İsmet Kalender'in cenazesi ailesine teslim edilerek memleketi Amasya'ya sevkedildi.

Sonra bir vapur alır, maviliklerde süzülerek Karaköy' e teslim eder sizi. Sol tarafınız İstanbul'un tarihi bankalar caddesi. Bir vakit ülkenin paralarının fink attığı finans merkezi. Yok, parayla işim olmaz derseniz ufak ufak adımlarla Galata Kulesine tırmanırsınanız tarihi Kule buyur eder sizi. Kuleden İstanbul' a bir de tepeden bakma arzusu kıpraşırsa içinizde, az mola verin Tıpkı şair Yahya Kemal Beyatlı gibi. Tepeden bakın aziz şehire. Kulak verince bu kadim kente, İsmet hocanın dedesinin sözlerini duyar gibi olursunuz. "zararlı otlar öyle kolayına çekince gelmezler. Gavur gibi sağlam kökleri vardır. Bir boka yaramaz dürzüler” 









35 Yorumlar

  1. Taner Abicim yine boğazımı düğümleyen, kalbimi sızlatan bir yaZı olmuş yüreğine ve kalemime sağlık. Yazılarını okumaya başladığımda “acaba sonunda nasıl acıklı bir hikaye beni bekliyor” diye düşünmeden edemiyorum. Empati yapmaya çalıştım ama sonra vazgeçtim Allah kimseyi çaresizlikle sınamasın 🙏🙏

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kıymetli kardeşim, senin destek dolu mesajların cidden motivasyon oluyor. Toplumun kendisi acıklı hikayeler barındırıyor bir bakıma. Huzuru mumla arar olduk. Dolaylı olarak bu durum hikayelerime sirayet ediyor. Ama sizin oralara taşınınca sen gör bak ne mutlu sonlar yazacağım. Zira yaşadığın memleket adeta huzur bahçesi. Varol Tahsincim, çok teşekkür ediyorum.

      Sil
  2. Çok etkileyiciydi, çoookkk. Öyle kaldım bi süre. Yüreğinize sağlık Taner Bey 🤚

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yıldız hanım, her zaman olduğu gibi yine içten mesajlarınızı görmek çok mutlu ediyor beni. Zaman buldukça yazılarınızı okumaya gayret ediyorum. Bu anlamda bir parça tembellik yapıyorsam ne olur affedin beni.

      Desteğiniz epey güç veriyor. Beğendiğinizi görmek çok mutlu ediyor beni. Bir sonraki yazım için iyi hazırlanmaya, sıra dışı bir şeyler kaleme alma isteği artıyor inanın ki.. Şu zalım dünyada iki kelam sözden başka neyimiz kaldı ki?

      Kalın sağlıcakla..Sevgi ve selamlarımla,



      Sil
  3. Hem istanbul hemde olay örgüsü çok güzel betimlenmiş.
    Kaleminize sağlıklı

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Birkaç kez sayfamı ziyaret ettiğinizi farkettim. Çok teşekkür ediyorum değerli yazar dostum. En kısa zamanda sizi ziyaret edeceğim.

      Ben teşekkür ediyorum .Vakit ayırıp okuma ve yorum yapma inceliğiniz için..

      Sil
  4. İstanbul, anlattığınız gibi ne onla ne de onsuz yaşanır. İstanbul'da yaşamak için maddi, manevi kuvvetli olmak lazım. Zayıfları, zayıflıkları kabul etmez. Bu gerçekleri çok güzel anlatmışsınız. Tebrik ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Rabia hanım çok teşekür ederim kıymetli yorumunuz için. Maalesef ne onla, ne onsuz oluyor. Rüya şehir her vakit bizi büyülemeye devam ediyor.
      Selamlar sevgiler

      Sil
  5. Taner Bey, iyisiyle kötüsüyle ne de dokunaklı anlatmışsınız İstanbul'umuzu, kaleminize sağlık :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ferda hanım beğendiğinize çok sevindim. Vakit ayırıp okuduğunuz için ben çok teşekkür ediyorum. Çok kıymetlisiniz...

      Sil
  6. Hani diyorum ya emekli olunca, yani devlet emeklisi değil çalışmayı bırakınca , İstanbuldan gideceğim diye, bu aslında mecburiyetten istediğimden değil... İstanbul paran varsa yaşanacak ve terkedilemeyecek şehir ama paran varsa. Yoksa 50 yıl boyunca sabah çık işe git akşam çık eve gel, kışın ayda bir dışarı AVM ye git gez, yazın hafta sonu çimene yayıl, bu İstanbulu yaşamak değil İstanbul'a esir bir hayat sürmek, 16 milyonun 15 milyonu böyle bence... Hele hayatında İstanbul'da yaşamamışsan , isterse İsmet kalender gibi 1 günde yutar seni. Ama güçlüysen , imkanın varsa İSTANBUL'da yaşamak çok güzel. Hele birde "İyi bir insan olmayı hedefleyin, gerisini koyverin. İyi bir insan olmakla yolun büyük bir kısmını tamamlamış olacaksınız" sözünü başaran bir hayat sürmüşsen o zaman keyfi daha da güzel çıkar İstanbul'un... Eline sağlık Taner.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Boracım detaylı yorumunun anafikri şu olmuş: İyi bir insan olmayı hedefleyin, gerisini koyverin. Hah işte seni anlatan tam isabet yorum bu olmuş bir sanki. Benim güzel kalpli, yardımsever insanüstü kardeşim. Rahmetli Tarık Peker misali.

      Evet Boracım maalesef İstanbul parası olana güzel. Rüya şehir elbette, gücün kuvvetin orantısında tabi. Biz beyaz yakalı tayfa için, avuntudan başka bir şey değil şu kadim kent. Sabahın körü yola koyulur, gece karanlığında apartman ziline ulaşabilirsek ne ala. Kaşla göz arasında 50 ye demir attığımız şu zalım dünyada değil İstanbul, Newyork biz paklar mı ki?

      Biz mutluluk trenini yanlış istasyonda bekliyoruz sanki. Uzun zamandır sorguluyorum. Bizi yoran bu şehirden çocukları okutup bir an evvel uzaklaşmalı. Aksi halde bire iki alan bu şehir yiyecek bizi.

      İyiler kazanacak Boracım. İyiler; mutluluk trenini bilmem ama, huzur treninin first class kompartımanında buluşacak. O gün kadehlerimizi şen emekliler tayfası için kaldıracağız. Bu dünyada kaşesi "iyilik" olan herkes buyursun gelsin. Tekkeyi bekleyen çorbayı içecek tabiki :)

      Sil
  7. Nasıl güzel bir anlatım Taner Bey. Çok etkilendim. O güzel İstanbul'da şimdi Kanal İstanbul projesi gerçekleştirilmek isteniyor. İnşallah olmaz.
    Ayrıca hikaye içimi acıttı. Maalesef insanlar artık dinlemeyi bilmiyorlar.
    Kaleminize sağlık...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İstanbul dünyanın göz bebeği. Haçlı zihniyetin iç yarası. Anadolu insanının ekmek kapısı. Seveni de sevmeyeni de çok. Sabahlara kadar yazsak kafi değil.

      Kentin büyülü güzelliğinin yanında evinde barındırdığı insan güruhu maalesef aynı kalitede olamıyor. Hikayem ne kadar da kurgu olsa, dünyevi dertlerin unutulduğu, tanrının evinde dahi hırsızlık yapan karaktersiz insanlara da ev sahipliği yapıyor bu kadim şehir.

      Ben saygılarımı iletiyor, vakit yaratıp okuduğunuz için gönülden teşekkür ediyorum Evren hanım.
      Kalın sağlıcakla..

      Sil
  8. Gerçekten güzel bir yazı olmuş elinize sağlık

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ediyorum, çok zarifsiniz. Eksik olmayınız..

      Sil
  9. İsmet Hoca'nın hikayesi içimi burktu.. Hayatı boyunca ders vermiş bir insanın son anları da sanki ders verircesineydi. İnsanların ilgisizliği, acımasızlığı, insanlığın geldiği nokta çok üzücü..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çeşit çeşit, boy boy kötü niyetli insanların ev sahibi bu kadim kentte yaşadığımız her saat bir parça şansa kalıyor desem inanın abartmış olmam. Bu insanlara bir de mülteciler eklenince panayıra döndü koca bir şehir. Acilen kaçmak gerekir:)
      Çok teşekkür ederim, vakit ayırıp okuduğunuz için. Eksik olmayınız..

      Sil
  10. Etkileyici... İyilikler artsın ilaç olsun hepimize ne diyebilirim ki bundan başka...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Fatoş hanım çok teşkkür ediyorum. Beğendiğinize çok sevindim. Eksik olmayınız..

      Sil
  11. Benmerkezciliğin iliklere kadar işlendiği şu dönemde (ki bu özellikle batı kültürünün özelliklerinden biri haline gelmiş durumda), çok ilginçtir, herkes kendini diğerlerinden iyi sanıyor... Hepimiz en merhametli, en cömert, en ahlaklı, en iyiysek, bu kötüler kim peki?

    Yine boğazım düğümlendi, içim buruk. Yine döndüm kendime, acaba dedim "hiç görmezden geldiğim İsmet Kalender'ler oldu mu?"

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şu cümleniz ;"Yine döndüm kendime, acaba dedim. Hiç görmezden geldiğim İsmet Kalender'ler oldu mu? aldı götürdü beni. Mübalağa etmiyorum, bu yazının final cümlesi olmalıydı. O kadar sevdim, imrendim. Nasıl vurucu bir son olurdu.

      Muhakkak gözden kaçırıp muzdarip olduğu olaylar ile bir başına bıraktığımız ne çok İsmet Kalender'ler oldu belki de.. Maalesef kapı komşusunun öldüğünü birkaç gün sonra evden gelen ağır kokulardan anlayan bir insan güruhu birlikte yaşar hale geldik. Bunlar daha iyi günlerimiz. Daha ne kokuşmuşlukları yaşarız tahmin bile etmek istemiyorum.

      Hikayenin kurgu olması dahi kutsal bir mekanda hırsızlık yapılması gerçeğini örtbas edemiyor. Çok duymuşluğum var bu ve buna benzer insanlık dışı örneklerden..Nasıl böyle bir toplum olduk inanılır gibi değil. Eğitim diyorum Deniz hanım eğitim. Cehaletin insan bedenine bürünmüş halleri bunlar. Yaşayıp, üzüntüden kahrocağımız günler..

      Çok teşekkür ediyorum Deniz hanım, derin ve anlamlı yorumlarınız ile yine kıymet kattınız. Varolun, eksik olmayın e mi..
      Selamlar, sevgiler..

      Sil
  12. Çok etkileyici, kaleminize sağlık.
    İstanbul güzel şehir ancak tadını çıkaramadıktan sonra güzellik bir yerden sonra boş geliyor tabii. Yorucu şehir, ne kafa bırakıyor insanda ne para. İstanbul biraz daha uç bir örnek ama dünyadaki metropoller genelde aynı aslında. Emekli bir insanın geçimini rahatça sağlayıp, şehrin sunduğu imkanlardan faydalanması ne kadar gerçekçi olabilir... Belki de yanlış düşünüyorumdur...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bağışla sevgili Semi, okurların tamamının yorumlarına cevap vermiş, sizi unutmuşum. Yaşımızın ilerlemesinden mütevellit dikkatsizliğime verin lütfen. Vakit ayırıp yorum yazma nezaketi göstermişsiniz. Çok teşekkür ederim.

      Emeklisine kahır yaşatan bizden başka bir memleket daha yoktur sanırım. Coğrafya kaderdir demiyorlar boşuna. Güzel memleketimin talih insanları. Yazık..

      Sil
  13. Boğazım düğüm düğüm oldu, çok etkilendim. Harika bir kurgu, güzel bir konuya etkileyici dokunuşlar, yazının bütünlüğü harika. Emeğine, yüreğine sağlık. ne kadar zor değil mi bir kaç dakika durup dinleyebilmek yaşamın sözümona yoğunluğunda. Bizi bu hale getiren duygu istismarcıları, beğendiniz mi toplumu getirdiğiniz hali. Dinlemeyen, sürekli konuşan kin dolu seslenişler, ey diye başlayan cümleler bak ülkemi ne hale getiriyorsunuz. Ne zaman anlayacaksınız ey cümlelerinin sahipleri, sevgiyi tesis etme, birleşme zamanı ve akıp gidiyor zaman. Fikriniz , görüşünüz ne olursa olsun kucaklamıyorsa bir insanı, kırıyorsa bir insanı, üzüyorsa bir çocuğu, yaşlıyı, ayırıyorsa ülke insanımı, mesafe koyuyorsa dünyadaki herhangi bir bireyle arama, batsın inandığınız fikirler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Değerli Mühendis beyim, maalesef bahsettiğin gibi sevgi dolu toplumun temellerine dinamit yerleştirdiler. Kötülük doldu dört bir yanımız. Hal böyleyken kurgu da olsa yazılanlar yaşanmış ve yaşanacak daha çok İsmet Kalender' lere rast geleceğiz.
      Teşekkür ederim kıymetli dostum naif yorumun ile değer kattın. Eksik olma. Kal sağlıcakla..

      Sil
  14. Çok üzücü. Dinleyen olsa ölmeyecekti. Ama bazen hepimizin başına gelen bir durum. Rahatsiz edici insanlar da durdurabiliyor ve insan bir koruma mekanizmasi oluşturuyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Derya hanım kutuplaşmış, birbirine mesafeli bu toplum ile yaşamayı öğreneceğiz. Yüreği körelmiş bu insan gurubunu ya eğiteceğiz ya da böylesine acı dolu haberlere alışacağız. Karar bizim.
      Çok teşekkür ederim kıymet kattınız.
      Selam ve sevgilerimle..

      Sil
  15. Çok teşekkür ediyorum. Eksik olmayınız..

    YanıtlaSil
  16. Merhaba Taner Bey. Biz uzun zamandır blogla ilgilenemedik ve sizleri de ziyaret edemedik. Siz yine keyifli hikayeler yayınlamaya devam etmişsiniz bu süreçte. Kaleminize sağlık diyelim. :) Bu hikaye çok hüzünlü evet. İnsanları dinlemiyoruz maalesef. Fakat bu hikayedeki adama bu tepkiyi veren insanların da psikolojisini anlamak mümkün. Her gün koca şehirde kimbilir kaç kişi dolandırılıyor. Kimbilir kaç kişi iyi niyet gösterdiği insanlardan türlü türlü kötülük görüyor. Bu nedenle bu olay tam bir muamma. Kötü niyetli kimseler yüzünden gerçekten samimi ve dürüst olan insanlara yardım edemiyoruz. Ve belki bu yüzden bu tür acı olaylar yaşanıyor... Çok önemli bir konuya dikkat çekmişsiniz bu hikayede. Teşekkürler bizlerle paylaştığınız için.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yaşadığınız onca dertten sonra vakit ayırmış koca bir hikayeyi okumuş ve yorum yapmışsınız ya pes. Vallahi pes. Hakkaten çok kıymetlisiniz. Her zaman derim ve sonuna kadar diyeceğim, dünyayı kadınlar yönetmeli.
      Eksik olmayın bana güç ve moral veren naif yorumlarınız için. Kalben çok teşeklürler...

      Sil
  17. Kör düğüm hem de..
    Hoşgeldiniz :) Takibe aldım güzel sayfanızı..

    YanıtlaSil
  18. ah böyle ölümler vardır herhaldeee :) istanbul da rimelleri akmış orta yaşlı güzelce bir kadın gibiii :)

    YanıtlaSil