- Bölüm birincisi kıymetli öğrencimiz Edip Can.. Diplomasını alması için kürsüye davet ediyoruz.

- Teşekkür ederim. Sayın Rektörüm, değerli hocalarım, sevgili arkadaşlar. Bugün burada...

...

Bendeniz Necmi Peker. Salacak Sahilinden gelen nemli havanın esir aldığı, ağır küf kokusuna teslim olmuş ahşap bir viranenin ikinci katından yazıyorum satırlarımı. Bugün kan kardeşim Edip Can'ın doğum günü. Yıllar geçse de açtığı yara kapanmıyor. Enfeksiyon kapmış bir hasta gibi her yıl aynı gün aynı acıdan kıvranıyorum. Edip'i, iki gözümü, dostumu, kardeşimi özlüyorum. O'ndan sonra kaybettiğim hayat rotamı bulamıyor, dümensiz gemi misali savruluyorum. Bir memleket nasıl bir muhterem kaybetti, buyursunlar kulak vermenizi rica ediyorum.

Büyüyünce ne olmak istersin diye sormuşlardı bir gün. Bilumum tüm meslekleri sayan bizler, Edip'in cevabını duyunca gülmekten altımıza işemiştik. "Ben büyüyünce belediye başkanı olmak istiyorum" Neden başkan olacaksın yavrucum sorusuna; "başkan olursam Kız Kulesine yol yapacağım. Yüzmekten gına geldi ya hu" demişti deli çocuk. Aklıma geldikçe gülerim. Ve fakat Çocuk kafası ayrı, bir çocuğun tüm benliği ile Kız Kulesi'ne olan aşkı ayrı ayrı ele alınmalıydı. Mümkünse okullarda ders mahiyetinde okutulmalıydı. İstanbul kentinin biyografisi yazılacaksa Salacak ve Kız Kulesi ana karakterler olmalı derdi. Öyle severdi İstanbul'un gözbebeği Kız Kulesini. 

Bir gece babası, Selim amca kalbine yenik düştü. Edip yıkıldı, bir kaç dönem okula gelmedi. Evin tek yadigarı çalıştı evine ekmek getirdi, neden sonra semtin esnafı utandı da Edip'i okula, evin masrafları için de her ay sonu Zehra teyzeye para gönderdiler. Hayat arkadaşı, yoldaşını kaybeden Zehra teyze kanser oldu. O günden sonra....

- Edip, şş olm kalksana. Sana diyom Edip hoop.

- Tamam Necmi tamam, bağırma hasta kadını uyandıracaksın. Az bekle iniyorum kapıya. 

Usulca annesinin yanaklarını öptü. "Bugün önemli bir işim var annem. Bir parça seni yalnız bırakacağım. Kim bilir belki sana bir müjde bile verir, acılarını dindiririm. Az sabır anam."

- Yine eşekler gibi ders çalıştın değil mi? Aşk olsun kardeşim, bugün Kız Kulesi'ne yapılacak yüzme yarışması unuttun bence. Hatırlat da bi balya saman alalım sana gece otlarsın ineğim benim. Te Allaam yaa.

-Necmi Annemin durumunu bilmiyormuş gibi konuşma, her geçen gün ağırlaşıyor. 

Bir İstanbul Masalı - Ressam Ayşe ERSOY
(Ayşe Ersoy Artsanat )

- Haklısın aslanım ama yarışmanın galibine verilecek ödülün miktarını unutuyorsun. Zehra teyzeme şifa olacak ilaçları alamanyadan getireceğiz. Eski günlerdeki gibi he Edip. Zehra teyzem pişi yapacak bize. Revani de yapar dimi olm. Edip.. Edip, haydaaa. Bak ağlıyor yine. Ağlamak yok yiğidim, çok gayret verip ödülü almak boynumuzun borcu. Bütün Salacak şahit Kız Kulesi'ne senden hızlı yüzecek adam daha anasının karnından doğmadı. Hadi sil göz yaşlarını, inek Edip'ten sonra kız Edip deyiveririm sana apışıp kalırsın.

Gülüştük, kol kola girip koşar adımlarla Salacak sahiline indik. Salacak ilk göz ağrısı, biricik kuzusu Kız Kulesini süslemek ister gibi güneşten en parlak gün ışığını bocaladı kulenin her bir köşesine. Bir parça bulut sepeledi tepesine. Deniz, ödünç aldığı gök mavisini elbise yaptı İstanbul'un göz bebeğine. Ne de yakıştı, bakmaya doyamazdınız. 

- Kadim Salacak ahalisini selamlıyor, geleneksel Kız Kulesi'ne Yüzme Yarışını başlatmak için Belediye Reisi Kamil beyi kürsüye davet ediyorum. 

Kulakların pasını alan Revolver Altıpatlar'dan bir gürültü koptu. Peşi sıra otuz genç denize atladı.

- Yarış başladı sayın ahali. Salacak'ın 30 delikanlısı iki yüz lira ödül için delice kulaçlarını sallıyor şimdi. 

(... annem; yüreğim, benliğim, aşım evim herşeyim. kulaçlara kuvvet ) 

- Son iki yüz metre sayın ahali. Büyük guruptan kopan 3 genç şimdi akıntıyla savaş veriyor.

Daha fazla dayanamadım, baba yadigarı sandalıma atladığım gibi küreklere asıldım. Tezahürat lazımdı, Edip'e destek vermek için ondan bin kat fazla heyecanla amansız yarışa ortak olmuştum o malum gün.

(...Anne, dayan anne. deli gibi kulaç )

- Hadi Edip bas kulaçlara. Bas oğlum bas. Üç kişi kaldınız.

- Son yüz metre sayın ahali

(...Doktor olacağım anam, iyi bakacağım sana annem. Babamı verdim seni göndermem.  kulaç, kollar morarana kadar kulaç )

- Edip canlan kardeşim ne olur, Yusuf bir boy önde.

- Son elli metre sayın ahali, iki delikanlı deli fişek gibi Kız Kulesi'ne çıkmak için çırpınıyor.

(.... Seniha iyi bakar sana anam. Seviyorum mavişimi. Hani derdin ya ;"bir gelinim olacaksa Kız Kulesi gibi olsun. Bakmaya doyamasın Galata, güzelliğini kıskansın, tee karşıdan Tarabya cilve yapsın, Anadolu Kavağı dert etsin, Sarayburnu karşılıksız aşkı için Topkapı Sarayı'na ricada bulunsun ama güzel kızım hep Salacak'ın güzide hanımefendisi olsun" )

- Son on metre sayın ahali. Benim kalbim duracak sanki. Buradan kestirmek zor, bir genç kuleye varmak üzere.

- Edip kurbanın olayım niye böyle yapıyon, bas gaza fişeğim, bu semtin şampiyonu sensin, hadi be kuzum. Az daha gayret.

(... Okul bitsin Seniha ile evleneceğiz annem. kalp krizi getirir mahiyette kulaçlar )

- Edip Bir Kulaç daha, hadi kardeşim, sadece son bir Kulaç..

(...anne )

son bir kulaç..

- ve bir genç kuleye çıktı.

- Evet sayın ahali, ne yarıştı ama. Gençlerimiz çok gayret etti. Sonunda şampiyon, bir dakika dürbünle bakıyorum beyaz flamaya. Evet sayın seyirciler kazanan Yusuf Atılgan. Kutlarız genç kardeşimizi..

Edip yarışı kaybetti.. Bir yıl sonra da Zehra teyzeyi kaybettik. 

- Teşekkür ederim. Sayın Rektörüm, değerli hocalarım, sevgili arkadaşlar. Bugün burada onurlu ve kutsal bir mesleğin icracıları biz doktor adayları diplomamızı almak üzere toplandık.  Anne ve babaları görüyorum arkalarda. Var olsunlar evlatlarını yalnız bırakmamışlar. Ben de çok isterdim, annem de olsundu o sıralarda. Sadece son bir kulaç mani oldu bu kıymetli dakikalara. Bir kulaç atmanın süresini hesap ediyorum son bir kaç yıldır. Evet arkadaşlar bir kulaç sadece tek bir kulaç 1,4 saniyede atılıyormuş..

Edip konuştu, Seniha ve ben ağladık. 1,4 saniye farkla kaybettiği annesini, acısını paylaştı dönem arkadaşlarıyla. Sevdiklerinizi ansızın kaybedersiniz ne kadar mücadele etseniz de, yarın bir gün hastalarımız olacak, anlık müdahaleler lazım gelecek, çok çalışmamız gerekecek. Zehra teyzeleriniz olacak. Lütfen çok gayret edin, mücadeleyi asla bırakmayın. Zehra teyzeleri yaşatın. 

Görevine başladı aslan kardeşim. Kutsal beyaz önlüğünü giydi. Önce Aydın'a oradan başka illere tayin oldu. Seniha'sı hep yanındaydı. Çok çalıştı. Çok başarılı bir doktor oldu. Zehra teyzeme verdiği sözü tuttu yiğidim. Sonra.. Kapkara bir Cuma öğleninde haberi geldi. Kırk hastaya baktığı bir günün sonunda bir kahpe evladı reçeteye ilave ilaç yazmadı diye Edip'i bıçaklamış..

-Hocam kanı durduramıyoruz. Bilinç yok.

(...annem )

- Ameliyathaneyi hazırlayın acil çabuuk.. Dayan Edip dayan kardeşim.

(...olmuyor annem, sana ne söz verdiysem hiç biri olmuyor annem. affet beni)

- Hocam nabız düşüyor. 

(...Necmi, bebek geliyor. İyi de ben gidiyorum. Hay Allah. Necmi Seniha'ya yavruma göz kulak ol. )

- Hocam nabız sıfır.

(.. Ahmet kardeşim 1.2 hg asistoli iğnesi yap. Biraz çabuk kardeşim. )

- Derhal 1.2 hg Asistoli yapın.

(..çare olmazsa kalp krizi geliyor Ahmet. Elektro şok ver)

- Hocam, Edip hocayı kaybediyoruz. 

- Defibrilatör şok verin. Acil acilll

(... olmuyor Ahmet. Dönemiyorum. Elveda Seniha, elveda kızım, Necmi kardeşim, elveda Kız Kulesi )

-1...yanıt yok.

-2..yanıt yok.

- Edip bırakma bizi. Hadi aslanım.

-3....

O gün.. Babadan yetim, anneden öksüz Edip'i katletti bu kadim memleketimin cahilleri. Yıllarca mürekkep yutmuş gecesini gündüzüne katmış, memleketin göz nuru bir doktora kıydı kahpenin biri. Ne gariptir bu ülkede benim polisim benim askerim diyen güruh "benim doktorum" demekten yıllarca imtina etti. Tıp kitaplarına mahkum olmuş ay yüzlü yavrularımızı, daha bir kitap kapağı açmamış itler kesti.  Adi fikirli, kompleksli caniler, yıllarca beni kapında bekletirsin ha paranoyasını yaşamış bu iblisler, gencecik fidanlarımızı hayat damarlarımızı doğradı.. Bir anneyi, doğmamış bir bebeği babasız bıraktı şerefsizler. Bu coğrafyada cana can katmak için 36 saat aralıksız görev yapan doktorların canına kast ettiler. Giderlerse gitsinler dediler. Daha nice hayatlara dokunacak canım doktorlarımızı üç kuruşa mahkum ettiler Edip'imizi kopardılar hayatlarımızdan ve dahi hayallerimizden.  


Ben bu satırları yazmadan bir gün evvel Edip'in kızı Feride'den bir mektup aldık. Almanya'da doktorluk yapıyor babasının bir tanesi. Babası gibi doktor olmak istedi.. Seniha her gün inatla bir çocuğa anlatır gibi anlattı. Bu ülkede doktor olmak, masanda ve kaşende adının yazdığı anlamsız bir değerden öte gidemedi. Babanın hatıralarını, kendi hayallerini yaşamak, gerçek bir doktor gibi değer görmek için yurtdışına çıkacaksın dedi. Öyle de yaptı Feridem. Köln'de başarılı bir doktor bugünlerde Edip'imin emaneti.

Kız Kulesi' nden yansıyan ışııklar dans ediyor odamın duvarlarında şimdi. Edip gittikten sonra kuleye bakamaz oldu gözlerim. Bir yol hayal ediyorum kuleye. Yüzmekten gına gelmiş Edip'im yürüsün diye. Usul usul yürüyor Edip, kuleye çıkıyor. Çocukluk aşkı Kız Kulesine sarılıyor, gülümsüyor el sallıyor bana...

....ben ölürsem, en çok sevdiğim şarkı çalınsın,

bir şişe de benim için açılsın,

anneme bir omuz bulun ağlasın......



16 Yorumlar

  1. Çoooook güzel, çoooook duygulu bir paylaşımla geri dönmüşsünüz Taner Bey. Bir solukta okudum yazınızı. Gözlerim doldu. Emeğinize, yüreğinize sağlık. Doktorlarımızın daha fazla kıymet gördüğü bir Türkiye diliyorum tüm kalbimle...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her vakit olduğu gibi yine çok zarifsiniz. Çok teşekkür ederim Yıldız hanım. Desteğiniz moral veriyor. Kalın sağlıcakla..

      Sil
  2. Emeğine yüreğine sağlık kardeş...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Boracım çok teşekkür ediyorum canım kardeşim. Umarım beğenmişsindir.

      Sil
  3. :((( Çok içten bu yaa üfleseler ağlıcam :(( Kalemine, yüreğine sağlık...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sayın dedektifim bir yıl aradan sonra inanın çok zorlandım bu hikayemde. Ara vermemek lazımmış, kendime çok kızdım. Teşekkür ediyor, güzel günler diliyorum.

      Sil
  4. Tüylerim diken diken okudum, gözüm yaşlı bitirdim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Vakit ayırıp okumuşsunuz. Çok memnun oldum, teşekkür ederim, çok zarifsiniz. Selamlar Sevgiler...

      Sil
  5. Uskudar hikayeleri ayri bir cekiyor beni ama her haliyle zengin bir metin. Tebrikler efendi agabey

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gökhancım gelmiş hoş gelmiş. Efendi Ağabey diyen bir arkadaşım olmadı. Eksik olma can kardeşim. Hasretle dönmeni bekliyorum. Çok sohbet birikti.

      Sil
  6. çok güzel yazmışsınız gözlerim doldu. Doktorlarımızın kıymetini bilelim onlara canlarımızı emanet ediyoruz. Hülya

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hülya hanım çok teşekkür ederim kıymet kattınız. Selam ve sevgilerimle..

      Sil
  7. blogunuzu yeni keşfettim, çok içten ve güzel bir yazıydı. Artık sık sık uğrayacağım. Teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim kıymet kattınız. Selam ve sevgilerimle..

      Sil
  8. Çok etkilendim okurken gözlerim yaşla doldu inanın...Ne kadar güzel ve dokunaklı yazmışsınız tebrik ediyorum Taner Bey, kaleminiz daim olsun...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çokça teşekkür ederim, çok zarifsiniz. Selam ve sevgilerimle..

      Sil